Çin Faktörü , Pazarlama , Müşteri v.s.
Home trend dergisi için yazdığım bir yazı
Okuduğum bir habere göre, 1998 yılından beri televizyonun değeri ortalama her yıl % 9 oranında düşüyormuş. Bu değer azalışı aslında her ürün için geçerlidir.
Ürünlerin ilk süreci tasarım aşamasıyla başlar ; daha sonra bunun uygulaması aşaması devreye girer ve son aşama da bu ürünün topluma yayılmasıdır. Topluma yayılma aşamasına giren her ürün belirli bir doyum noktasına ulaştıktan sonra değerini yitirir.
Günümüzde bu üç süreç arasındaki zaman dilimi giderek kısalmış durumda. Bir ürün üretilir üretilmez çok çabuk yayılıp , kopyaları yapılıyor ve miladını tamamlıyor.
Üretim böyle bir verimsizliğe dönüşürken, ürünü kopyalarından farklılaştıracak yeni bir strateji ortaya çıkıyor : pazarlama…
Ünlü Alman bira markası Heineken 1970’li yıllarda “ biz bira üretim tesisi olan bir pazarlama firmasıyız ” şeklinde kendini tanımlıyordu. Firma o yıllarda ürünün çok da kritik olmayan, benzerlerinin yapılabileceği bir unsur olduğunun farkındaydı. Bu cümleyle, müşteri açısından bir anlam ve değer taşımayan bir ürünün miladını tamamlayacağını söylüyordu.
Küresel tüketici bugün için labratuarlardaki kobay farelerden sonra en çok incelenen canlıdır. Yaşı , cinsiyeti , alışveriş alışkanlıkları firmalar tarafından bilimsel yöntemlerle her gün mercek altına alınıyor.
En son duyduğum bir araştırmada, insanlar sinema salonu gibi bir odaya oturtuluyor. Görüntüde reklamlar yayınlanıyor ve bu izleyicilerin gözlerine odaklanmış bir kızıl ötesi ışın, insanların reklamda hangi noktaya baktıklarını , nereye dikkat ettiklerini , kaç saniye oraya baktıkları gibi bilgileri anında iletiyor. Buradan çıkan verilere göre ; insanlar ilk etapta sağ üst köşeye dikkat eder , kırmızı renk daha çok dikkat çeker , ani resim değişikliklerinde dikkatleri toplanır gibi bir çok veriye ulaşıyorlar.
Bugün için Avrupa’daki rekabet bu düzeye gelmiş durumda. Ülkemizde sık olarak rekabetin çok yoğunlaştığını duysak da henüz bu rekabet fiyat ve ürün gibi başlangıç aşamalarındadır. Halen kısa vadeli stratejilerle önünüzü açabileceğiniz , rekabet şansınızın olduğu bir süreçteyiz. İleriki dönemlerde yatırım yapmadan kısa vadeli klasik satış atraksiyonlarıyla puan kazanamayacağınız, daha zorlu yıllar olacaktır.
1985’li yıllarda Çin kapılarını açmaya niyetli olduğunu söylediğinde Pekin’deki oteller Amerikalı iş adamlarıyla dolmuştu. Coca Cola gibi markası olan iş adamları için Çin 1 milyar daha yeni müşterinin olduğu bir rüyaydı. Diğer tarafta ise az gelişmiş ülkeler için Çin bir kabustu.
Kuzey Irak hareketındaki Amerikanın bölgenin haritasını avucunun içi gibi bilmesi gibi Dünya Müşteri haritası da oluşmuş durumda. Hangi toplum hangi değerlere sahiptir , tüketim oranı nedir , gelecek on yılda nasıl bir tüketim toplumu olacak , trend hangi noktalara kayıyor gibi haritalar oluşmuş durumda. Yeni Dünya’da sınırları tüketiciler oluşturuyor , ne kadar çok tüketiciyi tanıyıp analiz edebiliyorsanız o kadar büyüksünüz.
Çin’in kimileri için bir kabus, kimileri için bir fırsat olması gibi, Pazarlama trenini bugün kaçıranlar, müşteri analizlerini yapamayanlar için pazarlama, önümüzdeki günlerde yeni bir kabus olacak.
Takip
Ürünlerin ilk süreci tasarım aşamasıyla başlar ; daha sonra bunun uygulaması aşaması devreye girer ve son aşama da bu ürünün topluma yayılmasıdır. Topluma yayılma aşamasına giren her ürün belirli bir doyum noktasına ulaştıktan sonra değerini yitirir.
Günümüzde bu üç süreç arasındaki zaman dilimi giderek kısalmış durumda. Bir ürün üretilir üretilmez çok çabuk yayılıp , kopyaları yapılıyor ve miladını tamamlıyor.
Üretim böyle bir verimsizliğe dönüşürken, ürünü kopyalarından farklılaştıracak yeni bir strateji ortaya çıkıyor : pazarlama…
Ünlü Alman bira markası Heineken 1970’li yıllarda “ biz bira üretim tesisi olan bir pazarlama firmasıyız ” şeklinde kendini tanımlıyordu. Firma o yıllarda ürünün çok da kritik olmayan, benzerlerinin yapılabileceği bir unsur olduğunun farkındaydı. Bu cümleyle, müşteri açısından bir anlam ve değer taşımayan bir ürünün miladını tamamlayacağını söylüyordu.
Küresel tüketici bugün için labratuarlardaki kobay farelerden sonra en çok incelenen canlıdır. Yaşı , cinsiyeti , alışveriş alışkanlıkları firmalar tarafından bilimsel yöntemlerle her gün mercek altına alınıyor.
En son duyduğum bir araştırmada, insanlar sinema salonu gibi bir odaya oturtuluyor. Görüntüde reklamlar yayınlanıyor ve bu izleyicilerin gözlerine odaklanmış bir kızıl ötesi ışın, insanların reklamda hangi noktaya baktıklarını , nereye dikkat ettiklerini , kaç saniye oraya baktıkları gibi bilgileri anında iletiyor. Buradan çıkan verilere göre ; insanlar ilk etapta sağ üst köşeye dikkat eder , kırmızı renk daha çok dikkat çeker , ani resim değişikliklerinde dikkatleri toplanır gibi bir çok veriye ulaşıyorlar.
Bugün için Avrupa’daki rekabet bu düzeye gelmiş durumda. Ülkemizde sık olarak rekabetin çok yoğunlaştığını duysak da henüz bu rekabet fiyat ve ürün gibi başlangıç aşamalarındadır. Halen kısa vadeli stratejilerle önünüzü açabileceğiniz , rekabet şansınızın olduğu bir süreçteyiz. İleriki dönemlerde yatırım yapmadan kısa vadeli klasik satış atraksiyonlarıyla puan kazanamayacağınız, daha zorlu yıllar olacaktır.
1985’li yıllarda Çin kapılarını açmaya niyetli olduğunu söylediğinde Pekin’deki oteller Amerikalı iş adamlarıyla dolmuştu. Coca Cola gibi markası olan iş adamları için Çin 1 milyar daha yeni müşterinin olduğu bir rüyaydı. Diğer tarafta ise az gelişmiş ülkeler için Çin bir kabustu.
Kuzey Irak hareketındaki Amerikanın bölgenin haritasını avucunun içi gibi bilmesi gibi Dünya Müşteri haritası da oluşmuş durumda. Hangi toplum hangi değerlere sahiptir , tüketim oranı nedir , gelecek on yılda nasıl bir tüketim toplumu olacak , trend hangi noktalara kayıyor gibi haritalar oluşmuş durumda. Yeni Dünya’da sınırları tüketiciler oluşturuyor , ne kadar çok tüketiciyi tanıyıp analiz edebiliyorsanız o kadar büyüksünüz.
Çin’in kimileri için bir kabus, kimileri için bir fırsat olması gibi, Pazarlama trenini bugün kaçıranlar, müşteri analizlerini yapamayanlar için pazarlama, önümüzdeki günlerde yeni bir kabus olacak.
1 comment:
Şimdiye kadar görülmüştürki ticarette etki eden faktörlerin cok yükselmesi cok düşmesi(borsa,euro,altın,ticarette satış,yada kriz,hammeddenin aşırı yüksekligi yada düşmesi.vb..)sonucunda bir düzeltme hareketi getirmiş ve herşey yeniden rayına oturmuş oluyor.Sizin dediginiz gibi calışanlar uyanık olanlar analiz yapabilenler ayakta kalıyor.
Ben hep insana inanmışımdır firmalayı kuran,yöneten yada batmasına sebeb olan insanlar deyilmidir.Egitimli insan faktörü cok önemli bence kendini egite bilmiş yetiştirmiş insan faktörü her gecen günde degerini arttırıyor.
Post a Comment