25 March 2008

Tekstil sektöründe son durum ve ekonomik gidişat



Home Trend dergisi için yazdığım bir yazı :

Son Amerikan ekonomik sarsıntısı , kriz aşamasına gelmeden orta çaplı sarsıntılarla atlatılacaktır. Çünkü, kredi alan insanlar nasıl bir riskin altına girdiklerinin farkında değilken, Bankalar nasıl bir riske atıldıklarının gayet farkındalardı ; bu yüzden olası bir riski kısmen satın almışlardı.

Ülkeleri çoğu kez kriz aşamasına getiren olumsuz gidişattan daha ziyade bu gidişatın öngörülememesidir. 1929 yılında Dünyanın yaşadığı büyük çöküş döneminde ilk önce 2 banka batmıştı. Ekonominin gidişatının iyi olmasından dolayı kimse bu batışı önemsemeyip önlem almamıştı. Sonrasında bütün Dünyayı etkileyen , Dünyanın yaşadığı en büyük krizle karşı karşıya gelmiştik.

Ekonomideki Makro boyutu bir kenara bırakıp sektör bazında baktığımızda da ; şu günlerde sektördeki durgunluk 1929 günlerindeki ekonomik buhranını anımsatıyor. Bazı firmaların üretimlerini durdurmaları , satışların hissedilir derecede düşmesi , iş modellerinin değişmesi yaşanan basit bir deneyim , basit bir vaka olarak konuşulup es geçiliyor. Bu durgunluğa ve değişen iş modeline karşı klasik “ dur bakalım “ yaklaşımı ise bir anlamda riski çağıran asıl unsur

Avrupa’daki ticari işleyişle ülkemizdeki modeli kıyasladığımızda halen deneysel ekonominin hakim olduğunu görüyoruz. Deneysel ekonomi ile kastımız rakamlardan , öngörülerden , piyasa analizlerinden yoksun deneyimlerin daha ön planda olduğu bir yaklaşım…

Bir yazar 1929 daki kriz dönemlerini anlatmak için “ eskinin kaybolduğu yeninin ise oluşmadığı dönemleri yaşıyoruz “ diyordu. Bu cümle aslında günümüz ticaretinin bir fotoğrafını çekiyor. Eski ticari anlayış kaybolurken yerine geçecek alternatif bir model oluşmuyor

Alışkanlıklarımız , eski iş yapma biçimimiz buharlaşırken yeninin ise öngörülmekte zorlandığı dönemlerden geçiyoruz. Sektörümüzde şu an için risk satın alınmış , yol haritası çizilmiş durumda değildir. Mağazalaşma , Markalaşma gibi çözümler yine deneysel ekonomik yaklaşımın sonucu oluşan reaksiyonel kurtuluş reçeteleridir. Ülkemiz koşullarına uygunluğu , tüketici olgunluğu gibi koşullar analiz edilmeden gelişmiş ülkelerdeki modeller copy-paste yöntemiyle tekrarlanıyor

Bugün ki sorun aslında bir tanımlama sorunudur. Çoğunluğun bu tanımı halen eski iş modelinde yapması ve burada hareket etme isteği sektörün bu kadar karsız hale gelmesinin ana nedenidir

Sektörlerdeki değişim iki şekilde gerçekleşir ; Ya Reaksiyon verirsiniz ya da 3-5 yıl öncesinden projelendirirsiniz… görünen o dur ki bizdeki değişim reaksiyon verme şeklinde gerçekleşecek. Reaksiyon şeklinde gerçekleşen değişimlerde ise şöyle bir risk oluşur. Çözüm oluştuğu anda yönelme başlar ve bunun neticesinde çözüm kavşağında gereğinden fazla oyuncu bulunur. Kartela döneminde sektörün kartela çöplüğüne dönmesi gibi marka ve mağazalaşma çözümünde de aynı kirliliği yaşayacağımıza emin olabilirsiniz.

Farklılık yaratmak için en doğru zamanlar makinaların işlediği dönemlerdir. Diğer dönemlerde türevler çok hızlı çoğalır ve yatırımlarınızın karşılığını alamazsınız. Ayrıca bu tür dönemlerde doğru iş modellerini kestirebilmek çok zordur. Çoğu büyük firma bu tür dönemlerde yeni yatırım yerine iş süreçlerini iyileştirme ve bu alanlarda innovasyon ile geriye dönük bir farklılaşma sürecine yönelerek hazırlık yaparlar. Bu tür dönemlerde müşteriler yeni olana daha yavaş reaksiyon verir. Yapabileceği maksimum yatırım ancak satın alabileceği risk ölçüsündedir.

Önümüzdeki dönemlerde sektörümüz yeni yeni kavramlarla tanışacak , değişik iş modelleri geliştirecektir. Benzer model bir iş yapma ve mağazalaşma ekonomide belirli bir düzelme yaşansa dahi sektörü karsız bir noktada tutacaktır. Üretimdeki ve üründeki çeşitlenme karı sağlamayacak , pazarlamada farklılaşma asıl belirleyici unsur olacaktır. Alt seğmentte Çin ve Hindistan gibi ülkeler yeni oyuncular olurken üst seğmentte de Avrupalı oyuncular yavaş yavaş yüzlerini göstereceklerdir.

TwitterTakip

free web site hit counters

Image Hosted by ImageShack.us
 
Image Hosted by ImageShack.us