29 April 2006

Hayatınızın yeldeğirmenleri ve bir kahraman olarak "siz"



Don Kişot’u bilirsiniz. Yel değirmenlerini düşman zannederek hayatını yel değirmenleriyle olan komik bir mücadeleyle geçiriyordu.

Ancak , dışarıdan insanı gülümseten bu komik mücadele , çoğu zaman hayatın akışı içerisinde bizim de düştüğümüz bir hedef yanılsamasıdır. Kitap düşman yanılsamasını çok net bir şekilde resmettiği için olayın komik ve saçma yönü çok net bir biçimde görünür ama ya kendi hayatımız içerisidinde ?

Hayatınızın kaçta kaçını bu tür hedef yanılsamalarıyla geçirdiğinizi hiç düşündünüz mü ?


--------- *** ---------


Don kişot okuduğu şövalye kitaplarından etkilenerek kendini şövalye sanıyordu.

Siz de öğrendiğiniz pazarlamayla ilgili birçok kavram arasında gerçeklik çizginizi kaybedip teorik kavram ve sistemler arasında boğulmuyor musunuz zaman zaman ?

Karar verirken gerçekten hedeflerinizi düşünerek mi karar veriyorsunuz yoksa don kişot gibi kendinizi kahraman kılan bir ego içerisinde karar veren lider pozisyonunuzu pekiştirmek için mi ?

Sonuçlara bakarak mı kararlarınızı sorguluyorsunuz yoksa sizi de sürekli tastikleyen arkanızda uşaklarınız mı var ?

Koşturmaca dediğiniz şey yel değirmenini bir kolunun bir taraftan diğer bir tarafa sürüklemesi olmasın ?


Karşınızdaki problemlere önceki çözümlerinizle yaklaşıyor , problemler zaman zaman gerçeklik boyutunu yitirmiyor mu ?

Bir kitaba bakar gibi hayatınızı bir tablo içerisinde değerlendirip Don Kişot’a ne kadar yaklaştığınızı hiç düşündünüz mü ?

TwitterTakip

Mükemmellik ve Pratik


Bugün bir kafede otururken dikkatimi afiş dağıtmaya gelen bir çocuk çekti. Afiş dağıtacağı yere karar verirken uzun uzun düşünüp doğru yerde durup durmadığını anlamaya çalıştı. Ailelere hitap eden bir tatil kampanyası afişi dağıttığı için gençlerin gelip geçtiği bir yerden ziyade ailelerin dolaştığı bir yer olup olmadığını anlamaya çalışıyordu sanırım . Sonra afişleri önüne gelen herkese dağıtmaya başlamadan önce etrafına , kaldırımlara ve banklara 10-15 afişi düzensizce yerleştirdi. Ve sadece yerdeki afişlerdeki tatille ilgili resimlere dikkat edip duraksayan ailelerin yanına yaklaşım afişlerini nazik bir teklifle ellerine tutuşturdu.

Daha sonra ufak oyuncak ayı satan kör bir yaşlı amca dikkatimi çekti. Kadın müşteri çocuğuyla beraber amcanın yanına yaklaşıp " oyuncak ayı ne kadar amca " diye sorduğunda ayıcık 10 ytl kızım diye cevap verdi. Ve daha sonraki müşteriler sorularını nasıl sorarlarsa sorsunlar her cevabında sevimlilik katan " cık " ekini bilinçli olarak eklemeyi ihmal etmedi.

Mükemmelliği sağlayan şey pratiktir. Ne kadar teorik bilgiyle dolu olursanız olun o işi sizden önce tecrübe etmiş bir kişiden öğrenebileceğimiz çok şey vardır.

TwitterTakip

28 April 2006

Müşteri her zaman haklıdır


Müşteri her zaman haklıdır , haksız olduğu durumda da o artık müşteriniz değildir. Haklı olabileceği başka bir firmayı aramaya çoktan başlamıştır.

Müşteri haksız olduğunu bilse dahi bunu sizden duymak istemez. Bu mantıksız ya da olanaksız isteğine karşı sizin ne yapabileceğinizi görmek ister. Bu tavır müşterinin sizi deneme yoludur. İpleri mümkün olduğunca gerer ki kopma noktasını görüp sizinle ne kadar ileri gidebileceğini kestirebilsin.

Sonsöz : Haklı ya da haksızlık durumu hangi tarafta olduğunuza bağlıdır

TwitterTakip

25 April 2006

Güç üç şeyi yönetir ...


Savaş sanatı ile iş dünyası yaklaşımları arasında büyük benzerlikler vardır.


Güneydoğu’daki 250 bin kişilik askeri hareketlilik ile ne amaçlanıyor ? Terörle , piyade usulü bu tür bir cephe muhaberesiyle mücadele edilemeyeceğini hatta bu tür cephe harekatıyla açık hedef oluşturulacağı bilinmiyor mu ?

Elbette bunu asker de biliyor

Ancak burada amaç ne sınırı korumak ne de terörist peşine düşmek. Asıl amaç Savaşın psikolojik boyutunda bir üstünlük sağlamak… otoriteyi sarsan birkaç toplumsal olayı dengeleyecek güç gösterisi ve bir kararlılık mesajı…

------------- *** ---------------


Bir satıcı da müşteri ve rakip karşısındaki durumunu güçlendirmek için doğru zamanda yığınak oluşturmayı bilmelidir. Görüşmelerinizin çok az bir kısmı satışla sonuçlanır , diğer görüşmeler ise satış için psikolojik ortamı hazırlamak ve altyapı yığınağını oluşturmaya hizmet eder. Ufak taciz manevraları olmadan düşmanınızı , satış manevraları olmadan müşterinizi tanıyamazsınız. Yumuşak karın ufak tacizlerle bulunur. Ürününüz , firmanız ve kişisel duruşunuz müşteri sınırlarına yığdığınız bir güç gösterisidir. Rakibinizin gücünü dengeleyerek satış stratejinizin arka plandaki desteğini oluşturur. Bütün yığınaklarınızı doğru yerleştirin ki ; müşteriniz yaptığınızı değil , yapabileceklerinizi görsün.

Sonsöz : Güç üç şeyi yönetir : kadını , halkları ve müşteriyi …


TwitterTakip

22 April 2006

Büyüklük hiçbirşey , imaj herşeydir


Yüzlerce savaş , başarı ve zaferin ardından Napolyon'u nasıl hatırlıyorsunuz ?

üç kelimeyle " para , para , para "

İnsanlarda bizi genellikle birkaç kelimeyle tanımlayıp , anımsamaya meğillidir. Ufak bir hediyeyle cömert , ayağınızın kapıya takılmasıyla sakar olur çıkarsınız. Ve bir kez tanımlandığınızda da her hareketiniz bu tanımlamayı pekiştirecek şekilde ayıklanır , bu tanım size bakan penceredir.

Bir defa ürününüzün geç gelmesiyle de müşteri sizi ürünü gelmeyen firma olarak tanımlar ve bu imajı silmek çok zordur. Napolyon gibi efsanevi büyük bir firmanız olabilir ama müşteri sizi üç kelimeyle anımsar " beceriksiz , beceriksiz , beceriksiz "

TwitterTakip

14 April 2006

BAŞARI ve BAŞARISIZLIK

Eğer her zaman başarılı olsaydık , o zaman birinin başarısızlığına acımamız makul bir davranış olurdu. Oysa ben başarısız insanları , başarısızlığa karşı gösterdikleri küçümseyici tavırdan ayırt ederim.

Ne zaman başarısızlıklarımın sayısı azalsa, başarı oranımın düşmeye başlayacağını anlarım.

Başarıyla başarısızlık arasında ince bir çizgiden ziyade bir bakış açısı farklılığı vardır

Başarısızlık bir yoldur...

TwitterTakip

11 April 2006

SATMAK YA DA SATMAMAK : İŞTE BÜTÜN MESELE

Satış yapmak , insanları ikna etmek satıcılar için zamanla daha da kolay bir hal alır. Günde birçok defa yaşadıkları benzer pazarlık süreci , satıcıyı gelebilecek direnç ve defanslara karşı daha hazırlıklı kılar. Pazarlık satıcının kendi sahasıdır.

Satıcılar da zamanla bu başarı hazzı ile müşteri yararı gözetmeksizin satmayı başlıbaşına bir amaç haline getirme yanılsamasına düşerler. Her ne şekilde olursa olsun kapıdan çıkarken malı satmış olarak çıkmak asıl hedef haline gelir. Satmak asıl hedef haline geldikçe müşteri de bir hedef , yenilmesi gereken bir güç haline dönüşür. Satıcı ve alıcı iki karşıtlıktır artık. Kurulan samimi ilişki , satıcının harcadığı emek ve zaman satıcı üzerinde o ürünü satması gerektiği gibi bir baskıyı pekiştirirken , alıcı üzerinde de bu emeğe karşı bir satınalma baskısı oluşturur. Satış gerçekleşmiştir …

Satış gerçekleşse dahi alıcıya yarar getirmeyen bu satış , satıcıya zarar getirir.

TwitterTakip

01 April 2006

KDV İNDİRİMİ

Tekstil sektöründeki KDV indirimi uzun süredir gündemde olmasına rağmen ancak gerçekleşebildi. Devlet bu indirimle vergi gelirlerinin azalması ve bütçe dengesinin bozulmasından tereddüt ediyordu. Oysa vergi oranlarıyla vergi gelirleri arasında doğrudan bir bağlantı yoktur. Laffer eğrisine göre Vergi oranının düşmesiyle vergi geliri azalmaz , her 1 birimlik vergi oran artışı ise aynı oranda vergi geliri artışına yok açmaz. Devletin bu anlamda vergi gelir kaybından ziyade gelir artışı ve kayıtdışı çalışanları sisteme kazandırma anlamda da bir kazancı olması olasılığı daha yüksektir.

Vergi oranı yüksekliği kayıt dışılığı yani merdivenaltı üretimi özendirerek markalaşmayı sekteye uğratır. Markalaşamayan ve sadece işgücü maliyeti ile konjektürel bir rekabet üstünlüğü ise yine kayıt dışılığa yol açar , devletin geliri azalır , devlet geliri azaldıkça tekrar vergi oranlarını artırır … Birbirini tekrar ederek giderek eksi toplam veren bir süreç…

TwitterTakip

free web site hit counters

Image Hosted by ImageShack.us
 
Image Hosted by ImageShack.us