02 November 2005

Mülakat Taktikleri




Mülakat soru cevap şekline dönüşüyorsa büyük bir ihtimalle kaybedersiniz.
Bu yönlendirici olmadığınızın kanıtıdır.
Hiçbir işveren sadece sorulara cevap veren birisiyle çalışmak istemez , eğer şöför olarak başvurmuyorsanız. Bu soru sormanız anlamına da gelmez. Çok soru soran insanlar sonuç odaklı çalışan değil mevkisi ,pozisyonu , yetkileriyle ilgili takıntısı olan insanlar olarak algılanır. Soru tehlikeli ve risklidir.Çünkü işverenler hep aynı klasik soruları sorarlar , o an üretmezler dolayısıyla ne kadar zeki yanıtlar verirseniz verin o soru daha önce onlarca belki yüzlerce adaya sorulduğundan yanıtınız hak ettiği etkiyi yaratmaz , o yanıt işverenin daha önce yüzlerce kez içitiği çorbanın biraz tuzlusu ya da tuzsuzudur. Anlatacağınız fıkra güzel ve zekice olabilir ama o bu fıkranın bir benzerini daha önce dinlemiştir , sıkar. Ayrıca o anki bir boşluğunuzdan dolayı bu klasik soruya iyi bir yanıt veremezseniz kıyaslama yapabilme şansı olduğundan çorbanın tuzsuz olduğunu hemen anlar ve mülakatı kısa kesebilir.
Teşekürler biz sizi daha sonra arayacağız.
Yapılması gereken ufak manevralarla soru yağmuruna düşmemek , herkesin katıldığı bir sınavda ter dökmek yerine ayrı bir kulvar açmaktır.
Herkesin katıldığı sınavda başarı sadece bir derecelendirme farkıdır , ucuza gider . işveren için kıl payıdır ve bu bir fark yaratmaz.
Bir hafta önce katıldığım bir mülakattan örnek : olayı soru cevap şekline sokmamaya çalışıp , bir sohbet havasına dönüştürerek öğrenci öğretmen mesafesini kaldırmak asıl amaç. Bu sizi onunla aynı mesafeye taşır, diğer türlü başarı dersine iyi çalışmış bir öğrenci başarısıdır ve mesafe hissedilir.
İçeri giriyorum. Her ikimizin suratında da ne kadar samimi olmaya çalışsak da ezberlenmiş bir işadamı tebessümü. Merhaba hoş geldiniz Mustafa bey , nasılsınız ? teşekür ederim siz de iyisiniz umarım.Bu her maç öncesi yapılan klasik dostluk gösterisidir , maç başlayınca eser kalmaz Dikkat edin adam sınav kağıdını bu merabalaşmayla dağıttı ve sizi kendi sahasına çekiyor. En iyi taktik masaüstündeki herhangi ilginç bir şeyden , odadaki bir farklılıktan ya da şirkete girişte gözlemlediğiniz bir şeyden konuyu açarak bu merabalaşma sonrası oluşan kuzuların sessizliği sendromunu gidermektir. Gözlem gücünüzü gösterebileceğiniz bir ayrıntı olursa ilk ve en etkili darbeyi vurmuş olursunuz.Etrafa bakıyorum ama böyle bir şey yok, adam cv’mi incelerken yüzüme bakarak : kusura bakmayın biraz beklettik ama siz de 15 dakika erken geldiniz. Evet işte gol için fırsat , koca bir mülakatı bu cümleyi alıp sürekli üç nokta ile ucu açık bırakıp , adamın klasik sorularından sıyrılarak , sohbeti istediğim gibi şekillendirerek , vurgulamak istediğim noktalar üzerinden götürebilirim.Hemen cevap veriyorum. Yo önemli değil , zaten sekreter hanım da bana gayet iyi baktı , çayımı filan getirdi, evde çay içememiştim. Babam devlet memuru girişimci değil dolayısıyla elindeki kaynakları verimli bir şekilde kullanamıyor , evde mesai 09:00’da başlıyor. Hafif bir tebessüm ve baban nerede çalışıyor gibi bir soru. İşte bu mülakat bu tür yanıtlarla böyle gider.unutmayın tebessüm bütün duvarları yıkar . küçükken ilkokula müfettişler geldiğinde öğretmenimiz söyleyeceklerimizi ezberletirdi. Müfettişler de soru sormadan önce espirili bir konuşma yapar böylece bütün bildiklerimizi unutur , müfettiş bu şekilde aradaki mesafeyi kapattıktan sonra arkadaş gibi yaklaşıp doğru cevapları alırdı. Klasik sorulardan sıyrılmanın yolu sohbet ortamı ve tebessümdür. Size evlimisiniz diye sorduğunda hayır bekarım demeyin. Burada bu sorudan yola çıkarak sürükleyici olmazsanız bu soruyu bir başka soru izler ve bu böyle devam eder Örnek :Evli misiniz? Maalesef bekarım . niye maalesef ? evlilik böyledir , evli olanlar da maalesef der , bekar olanlar da .duvar yıkılıyor…. Kendinizi farklı bir kulvara atıyor ve bu şekilde akılda kalıyorsunuz. Devam etmeye çalışacağım … alışkanlık işte , hep üç noktayla bitiriyorum …

TwitterTakip

No comments:

free web site hit counters

Image Hosted by ImageShack.us
 
Image Hosted by ImageShack.us