Ben size reklam yapamazsınız demedim, reklamcı olamazsınız dedim...
Reklamın karşıdaki kitleye bir mesaj iletme kaygısı olmasına rağmen , reklamı nasıl verdiğiniz de aynı oranda bir mesaj taşır. Senaryonun kalitesi, kullanılan ünlünün değeri, reklamın kullanıldığı mecra...
Eğer reklamınız bir tekrarı içeriyor , hiçbir yaratıcı öğe taşımıyorsa bu da reklamı yapılan ürün ya da markaya karşı belirli bir algı oluşturur.
Geçen gün okuduğum bir dergide Gaziantep üniversitesinin bir reklamını gördüm. Reklamda üniversiteye başlayan gençlere klasik olarak iş garantisi ve laptop sözü veriyordu.
Öğrencilere laptop verme kampanyası neredeyse her üniversitenin uyguladığı bir kampanya. Bir üniversite öğrenci çekmeye çalıştığında ilk aklına diğerlerinin yaptığı bu basit kampanya geliyor.
Reklamı gören bir tüketici üniversitenin kalitesini anlamaya çalışacaktır. Bu klasik kampanyanın verdiği mesaj ise ; diğerlerinden farkı olmayan, vasat gibi mesajlar olacaktır.
Reklam olmak yani görünür olmak kadar ne söylediğiniz de önemlidir.
Her öğrencinin üniversitenizi gezmesi mümkün değildir. Öğrenci üniversitenizi web sitenizden ya da bu tür basılı görsellerden tanıyacak ve karar verecektir.
Öğrenciy laptop vermenin nasıl bir amacı olabilir, bu görsel tüketiciyi nasıl etkileyeceğini düşünüyor.
Reklam maddi bir ödül veriyor. Bu okulu tercih edecek tüketici kitlesi ise zaten belirli bir gelir seviyesinin üstünde, para ile eğitimi satın alacak bir kitledir. Yani tüketici kitle göz önüne alındığında laptop hediyesi tahrik edici olmayan bir unsurdur.
Buradaki tüketici kitlesi biraz incelense ya da empati kurulsa daha sosyal, dinamik, yaratıcı ortamlar arayışında olan bir kitlenin olduğu rahatlıkla görülebilir.
Bir bilim yuvası , öğretim görevlileri bunu nasıl göremez ve bir bakkal mantığında " bende de var" stratejisini izler ?
Sanırım pazarlamanın bu kadar beceriksiz sergilenmesinin nedeni herkesin bu işin basit olduğunu düşünmesinden kaynaklanıyor. İnsan basit olarak algıladığı şeyler üzerine çok düşünmez , kopyalar...