Baba kurar , oğul tekrar eder , torun batırır. Çoğu aile şirketinin kaderidir bu : değişememek … Tozlanmış eski kadro jenerasyondan kurtulamamak…
Değişim herkesin olumlu baktığı pozitif bir anlam taşır. Herkes değişimden yanadır. Ancak değişim zihniyetimizin ve doğrularımızın da değişmesini gerektirir , doğrularımızı zorlar ve işte o zaman bir tehdit olarak görülmeye başlanır. Bu süreçte değişimin dışında kalmamak için değişimden yana görünmeye çalışır insan. Değişim bayrağını eline alır ki değişimi denetleyip sınırlarını çizebilsin. Bir işte değişime en çok direnenler en deneyimliler , o işte en çok mesai harcayıp işiyle kendisini özdeşleştirenlerdir. Düzen o kişinin çocuğudur , eleştiremez , yanlışlarını göremez. Geçmişte başarıya ulaşmış sistem o kişi için idealleşmiştir ve Osmanlı son dönem kurtuluş reçeteleri gibi kurtuluş ancak geçmiş ideal düzene dönerek sağlanabilir.
Her düzen değişimi başlatmamak için kendini korumaya yönelik araçlar , savunma mekanizmaları geliştirmiştir , devlette buna bürokrasi denilir. Bu düzen bilir ki değişim bir kez başlarsa kontrol edilmesi ve denetlenmesi giderek zorlaşır , hangi noktalara ulaşacağı tahmin edilemez.
Eski jenerasyonun kullandığı en iyi savunma nedir ?
Demirel bir konuşmasında bu ülkeye komunizm gelecekse onu da biz getiririz demişti. Demirel eğer karşı duramayacağı bir noktaya gelseydi kendisini komunist ilan edip eski durduğu yerde bağırıp çağırmak yerine komunist safta bu yeni akımı denetim altında tutmayı tercih ederdi , ılımlaştırırdı. Değişime direnmenin en iyi yolu budur. Rasyonel adamlar değişime direnemeyecekleri noktada karşı çıkmak yerine değişimin öncüsü olup değişimi kontrol altına alınabilir bir noktaya getirir.
Sonsöz : Atatürk devrimde başarılı olduğu için tarih onu bir lider olarak anımsıyor , eğer başarısız olsaydı devlete isyan etmiş bir asi olarak tarih kitaplarındaki yerini alacaktı. Şirketinizdeki değişimde siz de başarılı olursanız iyi bir yönetici , başarısız olursanız görevlerini yerine getirmemiş sorumsuz ve küstah biri olursunuz.
Takip