31 July 2007

uluslararası şirketlere karşı kobiler


Sosyalizm de kapitalizm de ortak olarak sanayileşmeyi kabul ediyordu. Anlaşamadıkları en belirgin nokta bunun emek ile sermaye arasındaki paylaşımıydı. Emek daha ahlaki olandı ama bu dağılımı gerçekleştirecek bir otoriteyi de gerekitiriyordu. Bu otorite zamanla bürokrasiye dönüşerek kapitalist elit yerine siyasi bir elit yaratıyoru. Kapitalist elit kendi gücünü verimlilikten alırken siyasi elit gücünü ilişkilerinden alıyordu. Ve bu yüzden çöktü.

Paranın satın alabildiği bir dönemden emeğin yaratıcı olabildiği bir döneme giriyoruz. Bu dönemde sermaye kendini kapital üzerinde değil, emek üzerinde inşia ediyor. Yani , sermaye emek üzerinde birikiyor. Emek artık sanayi dönemlerinde olduğu gibi basit kol gücü gerektiren işlerden ziyade eğitim ve yetenek gerektiren işlere doğru evrimleşti. Bu ise şöyle bir tehlikeyi içerisinde barındırıyor. Emeği sermaye olan , doğru yetenekteki insanları nasıl bir arada tutacaksınız ?

Emeğin içerisindeki bu yaratıcılık kendisini beslemek için daha sosyal olacak , farklı yaşam biçimleri oluşturacak. Bu kadar farklı yaşam biçimini nasıl bir arada tutabileceksiniz ?

Kötü haber ; tutamayacaksınız…

Uluslar arası büyük şirketlerin sayısında görünür bir artış var, ancak gelecekte daha fazla bölünme yaşanacak. Uluslar arası büyük aktörler kadar buralardan kopmuş , mikro şirketler de görünür derecede artacak. Büyük firmaların hantallığından dolayı göremediği ufak piyasa fırsatları bu çalışanlar tarafından görülecek ve bir fırsat olarak görülüp kopmalar yaşanacak.

Bill Gates’in aynı zamanda iyi bir yazılımcı , muhasebeci , yönetici ve organizatör olması mümkün değil. Bill Gates bu farklı işleri kendisinden daha iyi yapabilecek yetenekte insanlarla çalışıyor. Ancak , Bill Gates’in göremediğini gören bu insanlar doğru bildikleri şeyleri yapmakta da bir baskı hissediyorlar. Ancak , Bill Gates’in görebildiği ölçüde şeyleri yapmakla sınırlıdırlar.Yöneticinizin göremediği bir şeyin ötesine geçmeniz çok zordur. Bunun adına ister şirket kültürü isterse sistem diyebilirsiniz. İsmi ne olursa olsun yetenekli , yaratıcı , hayal gücü geniş bu insanları bir arada tutmak gittikçe zorlaşacak. Uluslar arası şirketlerden daha hızlı bir şekilde bu mikro organizasyonların , Kobilerin sayıları katlanarak artacak.

TwitterTakip

27 July 2007

Birisine bir şeyi satmanın en kolay yolu



Değişim, insanın komşusunun daha iyi olmasıyla başladı. İnsanı değişim için ikna etmek gayet zordur , bu değişim ancak bir diğerinin üzerinden yürür. Daha iyi olmak cezp edicidir ancak bunun zorluklarıyla karşılaştığında insan vazgeçebilir ; eğer daha iyi olmanın içine bir diğer insanı da dahil edebilirseniz vazgeçilmez mücadele o zaman başlar.

Birisine bir şeyi satmanın en kolay yolu önce komşusuna satmaktır.

------- *** -------

Teknoloji , hayatınızı kolaylaştırmak için her şeye bir çözüm bulurken insan hayatını da aynılaştırıyor. Artık her şeyin bir çözümü var, ama bu çözüm için her insanın bulduğu çözüm de aynı.

Sanayi dönemi insanların coğrafi mekanlara hapsolduğu yıllardı. Bu yıllarda roman ve hikaye büyük ustalarını yaratıp bir salgın haline geldi.Roman , insanı içinde bulunduğu gerçek hayatın sınırlarından uzaklaştırarak düşsel bir dünyaya götürüyordu. Aynı yaşam biçiminden insan bu biçimde kurtuluyordu.

21. yüzyıl ise insanları benzer bir yaşam biçimini sürdürdüğü , yaşamın otomatikleştiği bir yüzyıl haline geldi. Artık , önümüzdeki problem bu çözümlerin ötesine nasıl geçebiliriz , sorusudur. Çözümlerin aynılığı , bu çözümler karşısındaki insanın pasif durumunu nasıl aşabiliriz ?

Çözüm yine 21. yüzyıldaki çözüm ile aynı : hikaye

Bugün ürünlerinize bir anlam ve hikaye katarak çözümün ötesine geçebiliyorsunuz. Nike ayakkabı alarak rahatlığın ötesinde bir asiliği de satın alıyorsunuz. Benetton ile daha renkli bir dünyaya adım atıyorsunuz. Her ürün size sadece bir ürün değil , farklı olabileceğiniz bir hikaye de sunuyor. Alışveriş mekanlarında , aynı kapıdan giren , yürüyen merdivenlerden aynı hızla çıkan kalabalık yığınların istediği şey o yığınların içerisinden farklılaşarak bir hikaye satın almak.

---------***--------

Her hikayede bir prens bir de köle vardır. Prenslik o kadar da cezp edici değildir , prens o olduğunda ise herkes prens olmak ister

TwitterTakip

26 July 2007

olası bir soru


Bir mülakatta bana şöyle bir soru sormuşlardı : dışarıda 45 derece sıcaklık var ve klima yalnızca dışarıdaki havayı bir dereceye kadar ılık hale getirebiliyor. Bu mantıkta daha soğuk bir havayı nasıl sağlarsınız ?

Cevap oldukça basit : dışarıdaki hava ısınmış olduğu için ancak belirli bir ılıklığı yakalayabilir. Eğer , klimanın havayı dışarıdan değil de aracın içinden alabileceği sistemi açarsanız , zaten ılık olan havayı istediğiniz soğukluk derecesine getirebilecektir

Herhangi bir mülakatta karşınıza çıkar mı bilmem ama bu sıcak günlerde işinize yarayabilir

TwitterTakip

22 July 2007

on yılda, on milyon satıcı



Her şey zamanla gerçekleşirken aslında her şeyin bir anda olmasını önleyen de zamandır. Zaman olayları sindirmemize yardımcı olan bir dizilimdir.

Geriye dönüp baktığınızda yaşadıklarınızın toplamı zamanı verir. Zamanın kırılımlarını olaylarla anlarsınız.

Doğru dediğiniz şey , tecrübelerinizin üzerine tutulmuş o anki zaman aynasıdır. Bu ayna doğruyu göstermez , sadece sizi o doğruya inandırarak ayakta tutar.

Herkesin bir doğrusu , bir fikri , söyleyecek bir sözü vardır.

Türkiye’de niçin her 5 kişiden 4’ü şiir yazar ? Kendini ifade etme alanlarının kısıtlı olduğu bir ortamda şiir ortak bir alternatif olarak ortaya çıkar.

Kendi doğrusu , kendi inancını bulmuş bir insan için , kendi değerlerimden bağımsız olarak “ işte, mutlu olmaya aday bir insan “ diye düşünürüm. Beni , kendi doğrusuna inandırmaya çalışan bir insan için ise henüz yolun çok başında olduğunu…

---------------***-------------

Sanırım Aziz Nesin söylemişti , her 5 kişiden 4’ünün şair olduğunu . Biz de bugünden iş dünyasının bir gerçeğini vurgulayalım “ bugün Türkiye’de her beş kişiden 4’ ü ya satış temsilcisidir ya da satış yeteneği vardır.

Eğitim sistemindeki mesleksizlik, ortalama bilgilere sahip ama hiçbir iş yapamayan birçok genç üretiyor. Bu ortalama bilgilerle ne yapılabilir ? Her şey… Hiçbir şey yapamayan bir adamın , ne iş yaparsın sorusuna vereceği yanıt benzerdir : ne iş olsa yaparım , abi…
satıcılık gibi…

Bütün gazetelerde şöyle bir haber vardı : Bodrum ilçesine öyle büyük bir bayrak asılmış ki bu bayrak taa Yunanistan’dan bile görülebiliyormuş. Bütün gazetelere, haber mahiyetinde, gurur duyulacak bir olaymış gibi övücü cümlelerle yansıyan bu olayı nasıl analiz etmek lazım ? On yılda on milyon genç yetiştirdik : şair , satıcı ve milliyetçi…

TwitterTakip

17 July 2007

zenginliğin ve tecrübenin yolu


Başka insanların parasını kullanarak deneyim kazanırsınız
Başka insanların zamanını kullanarak zengin olursunuz

Şu an için hiçbir şirket stratejisini daha çok para kullanmak olarak belirlemez. İnsan kaynakları ile daha kaliteli insanları istihdam ederek onların zamanınından faydalanmak her firmanın bugünkü önceliğidir

Firmaların nakit durumunu araç deposuna benzetirim , sürekli kırmızı ışık yanar…

Hatta çoğu şirketin masraflarını karşılamakta dahi nakit anlamında zorlanır , geri kalan kısım da banka kredileriyle yüksek miktarlarda borçları vardır.


McDonald’s çok parası olduğu için gücünü devam ettirmez. , McDonald’s üst kademede çok iyi bir yönetici kadrosu , alt kademede ise olabildiğince genç , enerjik ve güleryüzlü bir kadroyla bu gücünü devam ettirir.

İpek yolu ticaretinin olduğu dönemlerde asıl zenginler katır sahipleri değil , o malları alan ve satanlardı. Yine petrol çıkan ülkelerde asıl sürdürülebilir zenginliği sağlayan petrol kuyularına sahip olanlar değil , o petrolleri işleyenlerdir.Çindeki ucuz işgücü Çin halkını normal bir gelir seviyesine taşıyacaktır , asıl zengin olanlar ise bu işgücünü kullanan Uluslar arası firmalar olacaktır

TwitterTakip

15 July 2007

işini iyi yapabilmek ya da sistem oluşturabilmek


McDonald’s dan daha iyi hamburger yapabilir misiniz ?
Çok kolaylıkla
McDonald’s kadar iyi bir sistem yaratabilir misiniz ?
Çok zor

Mustafa Denizli geçmiş yıllarda Almanyaya bir takım direktörlüğü için gitmişti. Kısa sürede çok iyi sonuçlar elde etmesine rağmen bir gün beklenmedik bir şekilde işine son verdiler. Nedeni sorulduğunda Almanlar şöyle açıklamışlardı durumu : çok iyi bir direktör ama sistem kurma anlamında herhangi bir ilerleme gözlemleyemedik… Yani Denizli sadece iyi hamburger yapabiliyor , diyorlardı

İKEA firması Norveçteki mağazalarında insanların alışverişten yorulup dinlenmek istediklerinde , sattıkları mobilyalarda bir süreliğine dinlenmelerini sağlayacak bir uygulamaya geçiyor. IKEA ürününü satmıyor , bir kimlik oluşturuyor . Bir sistem inşia ediyor , bunun yanında kalan zamanda da mobilya satıyor. Çoğu firmanın yaptığı fiyat indirimleri , klasik gazete reklamları ülkemizde belirli bir başarıyı yakalıyor ancak bu kısa süreli bir el mahareti , piyasadaki boşluğu değerlendirme bazında iyi hamburger üretmeye benzetilebilir. Norveç nüfusu 5 milyondur ve her yıl 1 milyon kişi IKEA mağazalarını ziyaret eder. Bu rakam işini iyi yapmakla sağlanabilecek bir rakam değildir

İşini iyi yapmak olarak genel kabul gören başarı ilkesini ödev konusuna benzetiyorum. Öğrencilere ödevini yaptın mı , diye sorulur. Yaptıysa bu yeterli görülerek , başarının gerekli koşulu yerine getirilmişcesine her iki tarafta da bir tatmin duygusu oluşur. Bu tatmin duygusu yeni bir arayışın son noktasıdır. Ödev başarıda yeterli bir etken olarak görüldüğü için başarısızlık durumunda da dış etkenlerde suç aranmaya başlanır. Ödev insanları tembelleştiren bir kabuldür.

Tanıdığım bir esnaf bir gün bana şu soruyu sormuştu : her şeyi doğru yapıyorum ama niye olmuyor ? Burada , ödevimi iyi yapıyorumu kastediyordu…

TwitterTakip

14 July 2007

Yeni yüzyıl : etik dönem


Tarım toplumu 1000 yıl önce ortaya çıktı. Sanayi toplumu ise 200 yıl… Son 20 yıldır ise kimsenin adında uzlaşamadığı birçok değişkeni bir arada yaşadığımız daha karmaşık bir dünyadayız

Ben bu dönemi etik dönem olarak adlandırıyorum. Zira , ekonomi bugüne kadar Adam Smith’in rasyonalite çizgisinin dışına hiç çıkmamıştı.
Talebin bugüne kadar arz’dan fazla olması bu dengenin devamlılığını sağlamıştı ama ya bugünkü bolluk dönemi ?

Bu dönüşümü tavuk yumurta örneğiyle açıklayalım

Tarım döneminde tavuklar ortalıkta gezinirdi ve verimsizdi. Sanayi döneminde tavuklar büyük kafeslere konulup verimli bir hale getirildi. Bugün ise insanlık tavukların kafesten çıkartılarak daha doğal ortamlarda yaşamalarını talep eden etik bir dönemi yaşıyor

Böyle bir tüketici beklentisini arz - talep dengesinde ve rasyonalitede nasıl tanımlayıp , klasik ekonomi tanımının hangi başlığı altıda inceleyeceğiz ?

Tarım ve sanayi dönemlerinde üretimi ve verimliliği esas alan ekonomik kaygı ön plandaydı. Bugünkü talep ve beklenti ise iktisadi düşüncenin dışarısına çıkan bir çizgiye yaklaşabiliyor.

Dijital dönem , biyolojik dönem gibi tanımlamalar bir tarafa artık çağ’ı tanımlarken üretim kaynaklarına ve biçimine bakarak tanımlamak pek doğruyu yansıtmıyor. Ben bu dönemi üretim kaynaklarından daha ziyade tüketiciye bakarak etik dönem olarak tanımlıyorum
------- ***------
Horoza sormuşlar : tavuk mu yumurtadan çıkar , yumurta mı tavuktan
Horoz : ben işime bakarım , neyin nereden çıktığı beni ilgilendirmez , demiş
Biz de artık neyin nasıl üretildiğiyle ilgilenem bakış açımızı tüketiciye doğru çeviriyoruz

TwitterTakip

13 July 2007

örümcek adam öldü

bir böcek ilacı firması ürününün etkinliğini göstermek ve akılda kalmak için gayet etkili bir biçimde bu fotoğrafı kullanıyor. Spider man öldü

TwitterTakip

head & shoulders

HEAD & SHOULDERS markası sokakta fotograf çektirmek isteyenler için bir kabin kuruyor. Fotografı çekerken üstten de bir kare alarak saçınızın dökülen kısımlarını gösteriyor. Daha sonra şöyle bir not düşüyor : saç dökülmesini önlemek için head & shoulders kullanın , bu fotografla % 10 indirim kazandınız...



TwitterTakip

elektrikli sandelye

ispanyada yapılmış güzel bir çalışma. Otobüs duraklarındaki oturma yerleri elektrikli sandelye gibi hazırlanmış. Buraya oturan yolcular bir süreliğine de olsa kendilerini elektrikli sandelyede oturuyormuş gibi hissediyorlar.

TwitterTakip

11 July 2007

Tepkiye ortak olabilmek


Devlet Bahçeli , bir konuşması sırasında yanında duran korumasından ip alarak meydana atıverdi. Korumasının yanında sürekli ip taşımadığı malum. Dolayısıyla, bu olayın anlık bir heyecan ve öfkeyle değil , önceden kurgulanmış , planlanmış bir konuşmanın parçası olduğunu görüyoruz. Bu ipin ucunda uzan’ın uyguladığı pazarlama taktiklerine karşı bir yanıt kokuyor

Kitleler soyut düşüncelerle , kavramlarla heycanlanmazlar. Olayı somutlaştırmadan ve şova dönüştürmeden etkilemek , akılda kalmak , taraftar haline getirmek gayet zordur. Erdal İnönü yıllarca siyasette kaldı ama geriye dönüp baktığınızda hangi sözü halen kulaklarınızda çınlıyor ya da halen konuşulur olabiliyor : özal sizi limon gibi sıkıyor… Ecevit hükümeti için muhalefet binlerce kelime sarfetti , yüzlerce eleştiri yazıldı ama akılda kalan , bugün dahi hatırladığınız ; bir esnafın kasa fırlatması olayıdır

Bahçeli meydanda ip atarak bu olaya karşı tepkisini net koyan lider , olarak hatırlanmaya çalışıyor.Akılda kalmak ve kitledeki bu tepkiyi kucaklıyor olmak için aynı aşırılıkla cevap veriyor. Kitlede oluşan heyecana ve tepkiye parelel bir görüntü oluşturarak , sizi ben anlıyorum , mesajını iletmeye çalışıyor.

Başbakan ise kitlede bu şekilde birikmiş bir öfke var iken konuyu izah etme yolunu tercih ediyor. Mantıklı cümlelerle açıklayıp nedenlerini sıralıyor.

Kitle duyguları söz konusu olduğunda ancak aynı dil ve üslup ile dinlenir olabilirsiniz. Açıklama, öfkenin en son ihtiyaç duyduğu şeydir.

----------- *** ------------

Müşteri karşısında bu durumu şu şekilde düşünün. Müşterinize ürün teslimatı konusunda tarih verdiniz , müşteriniz de size güvenerek program yaptı ancak ürün bir türlü yetişmiyor…

Satıcı 1 : makineda bir problem çıktı ve maalesef ürününüzü yetiştiremiyoruz

Müşteri kendi durumunu algılayamayan bu duruş karşısında daha da öfkelenecektir. Bu açıklama müşteri öfkesini karşılayamayacak daha da tahrik edecektir.

Satıcı 2 : hanımefendi , şu an çözmemiz gereken bir problem var , ben inanın elimden gelen her şeyi yapıyorum… Bu arada müşterinin yanından telefonla hatanın olduğu departmanı arayarak ; en kısa sürede bu ürünün hazır olmasını istiyorum , şeklinde müşteri tepkisine ortak olabilirsiniz. Müşterinin göstereceği tepkiyi sizin göstermeniz, müşterinin öfkesini bir nebze tatmin edecektir. Bu şekilde müşterinin tepkisi ; Mustafa bey , yardımınız için teşekür ederim , şekline dönüşebilir.

Müşteriye cevap vererek onun da size karşıt bir cevap verebileceği bir tartışma ortamı yaratmak yerine, tepkisini paylaşan bir görüntüyle aynı tarafa geçebilirsiniz

TwitterTakip

07 July 2007

alışveriş, artık bir eğlencedir



The new york times gazetesinde okuduğum bir makaleye göre , Amerikada bazı sektörlerde online satış grafikleri düşme eğilimi göstermiş. Oysa , birçok uzman , gelecekte online satışın hayatımızın vazgeçilmez bir gerçeği olacağını iddia ediyordu. Online alışveriş önemli bir zaman tasarrufu sağlıyordu …

Peki , her şeyin daha hızlı olduğu bu dönemde , tüketici geri kalan zamanında sizce ne yapacak ?

Çalışma süreleri giderek kısalırken ortaya geniş bir zaman dilimi çıkıyor.Tüketici, geri kalan bu zamanı sanal bir alemde , pratik bir şekilde işlerini hallederek evinde oturmayı mı tercih edecek ?

Gelecekte tüketici zamanını pratikleştirerek ona paketlenmiş bir biçimde vermenizi değil , zamanını almanızı bekleyecek. Gelecekte en önemli problemlerden bir tanesi zaman olacak ; en iyi ürün ve hizmetin yanında en iyi interaktif deneyimi sağlayan kazanacak.

Sorunsuz bir şekilde hızla ürünü teslim etme sonucundan çok , bu alışveriş sürecini yönetmeye odaklanacaksınız. Ürün teslimatı , hız gibi noktalar artık herkesin yapabildiği , rekabet üstünlüğü sağlayan noktalar olmayacak. Bu alışveriş sürecine nasıl farklı eklemeler yaptığınız daha önemli olacak.

Sorunsuz bir şekilde , kapıya teslim , iyi giyimli ve güleryüzlü bir teslimatçı müşterinizden imzasını alıp geriye döndüğünde sıradan , eğlencesiz ve banal bir firma olarak konuşulacaksınız.

Tatil yörelerindeki garsonlar , satış temsilcilerinin rahat tavırları dikatinizi çekmiştir. Eğlenmeye motive olmuş müşterilerine sadece ürün değil , aynı zamanda eğlence de sunarlar. Gelecekte de zaman bu anlamda genişleyeceğinden beklenti , tüketim yönünde değil , zamanı geçirme yönünde olacak.

------------- *** ------------------

Geçen haftaki Bodrum tatilim sırasında bir garson yoldan geçen yaşlı turist bayanlara şu şekilde sesleniyordu : hey , aradığınız yakışıklı adam burada

Bir önceki restauranttaki garson ise şöyle : buyrun efendim , et döner , tavuk döner …

Ve mutlu son ; turistler yakışıklı adamı tercih etti

TwitterTakip

free web site hit counters

Image Hosted by ImageShack.us
 
Image Hosted by ImageShack.us