Tüketiciyle diyalog değil, bağ kurun...
Küçük insanlar kişilerle, orta düzey insanlar olaylarla, büyük insanlar ise fikirlerle ilgilenir…diyor bir düşünür
Biz de bir pazarlamacı olarak şunu söyleyebiliriz ;
alıcı müşteri ürünle, sorucu müşteri fiyatla, gezici müşteri mağazanızla ilgilenir….
müşteri sizi tanımadan siz müşteriyi tanımalısınız.
Kişilerle ilgilenen küçük bir insanı tanıyabilirseniz, onu olaylara hatta fikirlere yönlendirebilirsiniz
Askerdeki erler için komutanlar “ asker aklının yarısını evde bırakır öyle gelir” der. Koşulların hızlı değişimi askeri böyle bir şoka sokar. Tüketici de benzer şekilde farklı nedenlerle aklının % 50 ‘lik kısmını evde bırakmış şekilde mağazaları dolaşır. Bunun nedeni ; rahatlama isteği ya da müşteri tacını giydiğindeki keyifli durumunu bozmak istememesi olabilir.Neden ne olursa olsun ; müşterilerinizin büyük kısmı sorucu ya da gezicidir. Onları büyük düşünmeye yani alıcı pozisyona geçirmek sizin işinizdir.
Askerlikte askerleri şok durumundan kurtarmak için askeri boş bırakmazlar , gereksiz de olsa bir iş verirler. İş verdiğinizde askerin bir amacı olur, aynı işi yapan arkadaşlarıyla sosyal iletişim doğar , artık kızacağı, yorulacağı, öfkeleneceği bir işi vardır. “ Çukur kaz ve doldur “ mantığının ne kadar gereksiz gibi durmasına rağmen kaç kişiyi hayata bağladığını hayretler içinde izlersiniz.
Müşteriye çukur kazdırın…
Dilek ve şikayet kutularının tek amacı müşteri dileklerini öğrenmek değildir. bunun ötesinde isteğini bildiren, yorum yapan müşteri marka ile ortak bir bağ kurma amacı da vardır. Müşteri ile böyle bir bağ kurulduktan sonra müşteri artık sadece markanın önünden geçip gitmez, şikayetinin düzelip düzelmediğine dikkat eder, eleştirir, över, algısı daha dikkatli çalışır. Dilek kutuları iletilen birkaç dileğin ötesinde bir anlam taşır…
kredi kartlar harcama yaptıkça bonus puan verir. Bu puanlar sadece müşteriye verdiğiniz 10 tl lik bir ödemenin ötesinde bir anlamı vardır. Müşteri kazandığını düşünür, karlı çıktığını düşünür ve müşteriyle banka arasında kazan-kazan bağı kurulmuştur, artık bu banka diğer bankaların bir adım önündedir.
Askerlik nasıl bir rol ise müşteri olmak da bir roldür. Askeriye mantığı askerin bu rolü benimsemesi için gereksiz gibi görünen ufak görevler yükler…
Migrostan içeri girdiniz. İçerisi oldukça kalabalık , müzik çalıyor, insanlar alışveriş yapıyor. Kapıdaki görevli elindeki basitçe giyilebilecek tişörtü size uzatıyor. Üzerinde Migrosta kazanıyorum yazıyor… görevli size, efendim bu tişörtle alışveriş yaptığınızda kasada 10 tl lik indirim kazanıyorsunuz, teklifinde bulunuyor. Tişörtü giyen sadece tişörtü giymemiştir , benzer şekilde tişörtü giyenlerle rol paylaşmıştır, bu kişiler arasında sosyal bir iletişim kurulmuştur. Kasada müşteri tişörtünü bırakır, indirimini alır…
yeni rekabet buraya doğru kayıyor, müşteriyi sürece dahil etmeli , mutfağa sokmalısınız.
Müşteri firmanızı arıyor, efendim bi sipariş verecektim…telefonu sipariş almaktan yorulmuş bir bayan açıyor, siparişini alıyor ve telefonu kapatıyor. Dikkat edin, hiçbir bağ kurulmadı, müşteri sürece dahil edilmedi, bir sonrak siparişi teşvik edecek hiçbir uygulama yok. Zaman gelecek bu tür bir diyaloğa güleceğiz.
No comments:
Post a Comment