Satışta YILMAZ GÜNEY ve KAZANOVA taktiği
Yılmaz Güney hiçbir kadını reddetmez ama kendisine sunulanı reddeden o cool duruşuyla her zaman arzu edilen paketlenmiş karizmatik , yalnız ve gizemli bir pazarlama vakasıdır
Müşterinize önemli bir projeden bahsediyorsunuz. Sürekli, sizden ürün alması durumunda sağlayacağı faydaları anlatarak müşteriniz olmasını sağlamaya çalışıyorsunuz. Müşteri ise böyle bir alışveriş anlaşmasına soğuk bakıyor ama reddettiği durumda da sizin ısrarınızla karşılaşıyor. Bu tartışmayı bitirmek için size şöyle bir teklifte bulunuyor. Böyle bir proje için erken ama bana ilk etapta şu kadar sipariş gönderebilirsiniz. Burada iki alternatif vardır : Ya o siparişi alırsınız ya da Yılmaz Güney duruşunu sergileyip siparişi reddedersiniz…
Filmlerde bütün replikler ana karakterin kişiliğini tamamlamak için kullanılarak ortaya karizmatik bir kişilik çıkartılır. Bu kişilik pasif seyircinin normal hayatından olabildiğince uzaklaştırılarak hayranlık duyulacak bir mesafeye itilir. Böylece o kişilik etrafında yaratılan seyirci kitlesi artık o pazarlama vakasının müşterisidir.
Ben her zaman şunun savunurum : saygınlığını yitirdiğiniz bir müşteriye artık mal satamazsınız. Velinimetiniz haline getirip elinizi ovuşturduğunuz bir müşteri bir satıcı olarak sizi ezer. Saygınlığını kazanmadan inandırıcı olamazsınız
Saygınlığınızı zedeleyeceğinizi hissettiğiniz , bütün o satış çabalarınızın 2 adet ürün satmaya dönüştüğü bir durumda Yılmaz Güney taktiği dediğim taktiği uygulayarak kapıdan çıkıp gitmeyi bilmelisiniz.
Kazanova bir pazarlamacı konferansı verseydi sanırım şöyle seslenirdi : Kadını elde etmek için yola çıktığınızda siz ona gidersiniz ; kadının gönlünü fethettiğinizde ise o size gelir. Bütün erkekler hep istediği için kaybeder , ben ise reddetmeyi bildiğim için kazanırım