12 July 2008

Müşteriler, dış bir etken tarafından uyarılmadıkları zaman akıllarına gelen ilk şey...



Küçük çocuklara üzerine düşünecekleri ve ilgilerini çekebilecek bir konu verebilirseniz hem sıkılmazlar hem de sizinle bu konu üzerinden iletişim kurarlar.

Aynı durum müşteri için de geçerlidir. Müşterinin mağazanıza girdiğini düşünelim. Çalışan personeliniz müşteriyle iletişim kurmaya çalışıyor ama ya mağazanız ?

Mağazanız da müzik ile , aydınlatma ile müşterinizle bir iletişim içerisine girer.

İnsanlar mağazanızdan çıktıkları anda bütün bu iletişim noktalarının bir muhasebesi çıkar.Biz bu muhasebeye iyi deneyim ya da kötü deneyim , diyoruz.

Müşteriler boş kaldıkları , yapacak bir şey bulamadıkları , dış bir etken tarafından uyarılmadıkları zaman akıllarına gelen ilk şey çekip gitmektir.

Mağazada müşteriyle ilgilenen iki unsur vardır : 1- çalışan personeliniz 2- mağazanız

Çalışan personelin ilgisinin belirli bir doyum noktası vardır , bu nokta aşıldıktan sonra ters etki yaratır. Dolayısıyla , mağaza personelinize yardımcı olacak dış etkenler çok iyi ayarlanmalıdır

Farz edelim ki bir ayakkabı satıyorsunuz. Ayakkabınızın 10 tane farklı , bahsedilmeye değer özelliği var. Niçin bu 10 özelliği de mağaza çalışanına söyleterek çalışanın kurduğu iletişimi riske atıyorsunuz. Bunları arda arda sıralayarak çalışanın satıcı pozisyonundan sıyrılıp daha güven verici bir pozisyona geçmesini önlemiş olursunuz.

Her şeyi anlatmayı mağaza çalışanına bırakmak yerine diğer ek materyallerden de faydalanmalısınız. Örneğin , Greyder ayakkabı markası ayakkabıların su geçirmezliğini tatmin edici biçimde satıcının 3-4 dakika kendisini paralayarak anlatması yerine basit bir akvaryum benzeri mekanizmayla daha basit biçimde anlatmayı yeğliyor.

Bu tür anlatım metodları hem satıcınızın iletişimdeki doyum noktasını aşmamasını sağlar hem de boş anları değerlendirmesini sağlar.

TwitterTakip

No comments:

free web site hit counters

Image Hosted by ImageShack.us
 
Image Hosted by ImageShack.us