05 July 2008

Soru sorma biçimi


Dostoyevski bir zamanlar şu soruyu sormuştu : eğer Tanrı yoksa insanlar niçin iyilik yapsın , Tanrı yoksa insanlar niçin kötülük yapmaktan korksun …

Ve sonradan Tanrı’nın olmamasının korkunç bir şey olacağına inanmıştı ,

Dostoyevski’nin soru soruş tarzı benim için esinlenme kaynağı olmuştur ,

Örneğin , bu kişi çalışkan mı yoksa değil mi , sorusunun aslında bir anlamı yoktur , böyle bir soru sizi nedenleri incelemeye değil, tahmine yöneltir ,

Doğru soru ; bu kişi niçin çalışsın , çalışmak için hangi nedenleri var

Çalışmaya yönelik karşınızdaki insanın gösterdiği isteklilik , motivasyon yanıltıcıdır. Böyle bir vitrini oluşturmak basit bir yeteneği gerektirir , karşınıza çıkan ve istekli görünmeye kendisini koşullamış bir kişi ise sizi yanıltabilir ,

Doğru soru çoğu kez sizi yanıltır , çünkü doğru soru tahmin edilebilirdir , bu yüzden kurgulanabilir. Doğru soruyu sorarak çoğu kez doğru yanıtı alamazsınız. Doğru soruya güvenmek yerine doğru sorunun etrafından dolaşmak daha kestirme ve net bir sonuç verir

Çalışkan bir insan mısınız ? Öyle olduğumu düşünüyorum , hayatım boyunca … bu hikaye bu şekilde devam eder.

Böyle bir soru yerine şu tür kıstaslar oluşturun : çalışkan insanların belirgin özellikleri nelerdir ?

Örneğin , ben gururuna düşkün insanların çok çalışkan olduklarını , düşünüyorum

Öyleyse, karşıdaki insanın çalışkanlılığını değil, gururunu sorgularım. Böyle bir sorgulamada ise karşıdaki insan sizin neyi aradığınızı , neyin peşinde olduğunuzu net olarak kestiremez. Genellikle samimi olmaktan başka alternatifi yoktur , oyununuzu kestiremediği için, hiç değilse doğal davranmaktan puan kazanmak için bu yolu seçecektir

Mülakatlardaki klasik sorular bana her zaman çok saçma gelmiştir : Kendinizi 10 yıl sonra nerede görmek istiyorsunuz ? Cevap : Bana bu soruyu sorma yeteneğinde olduğunuz için 10 yıla kalmaz sizin yerinizde olacağımı garanti edebilirim…

TwitterTakip

free web site hit counters

Image Hosted by ImageShack.us
 
Image Hosted by ImageShack.us