Aklımıza Takılan Sorular...TrTex Şubat Yazım
1 - Ürün çeşidinin bir sınırı olmalı...
Mcdonald's menüsü 11'i
geçmez...bu menülerin çoğuna baktığınızda ise çoğunun kendi içerisinde
harmanlandığını görürsünüz. Yani, ürün adetleri menüler içinde harmanlanır. Mcdonald's
daha fazla ürün sunabilir mi ? Hayır sunamaz , büyüdükçe küçülmek
zorundasınızdır... Büyük firmalar için en büyük tehdit karmaşadır, daha fazla
ürün bu karmaşayı getirir. Bu yüzden mcdonald's ürün sayısı çok sınırlıdır, göz
yanılsamalarıyla , ürünleri farklı şekilde kombine ederek ve isimlendirerek
daha çokmuş gibi gösterir.
Bazen siz ürünü yönetirsiniz,
bazen ürün sizi yönetir... Kontrolsüz şekilde sahaya bıraktığınız her ürün sizi
yönetmeye başlar. Piyasa bunu talep ediyor mantığı ile sahaya sürdüğünüz
ürünlerin peşinde koşuyorken bulursunuz kendinizi.
Bir firma mutfağından ne
ürün çıkıyorsa onu süslemeyi , pazarlamayı bilmeli ; yani mcdonald's mantığı
ile kabul edilebilir bir menü içerisine sığdırabilmeli. Mcdonald's tüketici
anketleri düzenleyerek en çok istenilen ürünler listesi düzenleseydi ve buna
uysaydı kısa sürede batardı. Önce mutfağınıza bakmalısınız , sonra pazarlamaya
görev vermeli, yapılacak en son iş ise moda olan her ürünün peşine koşmak...
--- *** ---
2 - Ticaret bir oyundur...
1920 yılında ABD'de Charles Ponzi
adlı bir italyan göçmen çok yüklü miktarda kar vaad ederek para tasarruf
sahiplerinden para topluyor. Daha sonra topladığı paraları ilk gelen
yatırımcılara "nema" olarak dağıtıyor. İlk gelenlerin kazandığını
gören diğer insanlar da gruba katılınca sistem büyüyor ama bir yerde tıkanıyor
ve iflas ediyorlar. Burada sistemin tıkanma noktası yeni katılımcıların
azalmasıdır...daha sonra bu para aktarma oyunu dünya literatürüne "ponzi
oyunu" olarak geçiyor. Ülkemizde bunun benzeri titan saadet zinciridir.
Ticaretin de ponzi oyununa
benzeyen bir kurgusu vardır. Tek fark ticarette sistemin tıkanmasını önleyecek
sürekli bir üretim ve mal değişimi vardır.
Sigorta sistemini düşünün. Aynı
döngü burada da vardır. Birisi prim öder
, o ödenen prim sisteme ilk katılana aktarılır. Böyle matematiksel bir döngü
vardır. Sistem daha çok kar değil , belirli bir gelir vaadetiği için ayakta
kalır.
Kartela seti dağıtan ufak bazı
toptancıları düşünün. Set hazırlanır , belirli bir bağlantı toplanır, bu
bağlantı sermayeye dönüşür, üreticiden ürün alınması bu sermayeyle sağlanır ve
böyle bir döngü oluşur. Ponzi oyununda nasıl ki sistemin kırılma noktası yeni
katılımcıların durması ise bu döngüde de uzun vadeye dayalı ödemelerin
aksamamasıdır. Uzun vadeli ödemelerde aksama riskine karşı bazıları daha büyük
yeni katılım sağlayıcı önlemler alır. Reklamları , kampanyaları yani halk dili
ile şaşayı abartır. Daha fazla katılımcı daha fazla sermaye demektir.
Buradaki toptancının kötü
niyetli olmayabilir ancak kurgusu matematiksel bir döngüdür. Bu döngünün bir
yerindeki aksama sistemi çökertir.
Her ticaret bir kurgu ve bir
anlamda ponzi oyunudur. İçerisinde devamlılığını sağlayan matematiksel bir
döngüsü vardır. Bu döngüye güç veren kaynak noktası çok önemlidir. Eğer müşteri
sermayesi ve ilişkileri ile dönüyorsa buradaki kırılma sistemi tıkayacaktır.
Karşınızdaki firmanın bu
döngüsünü anlamaya çalışın. Görünen yüzü genelde bu döngüyü gizler. Bu döngünün
bir sonuç noktası var iken bir de bu sonucun devamlılığını sağlayan kaynak
noktası vardır ; işte bakacağınız yer orası...
---- *** ----
3 - savaşçı marka...
Her zaman sizden daha ucuza
satan birileri olacaktır. Bu hayatın ve ticaretin bir kuralıdır. Ancak, bunu
ticaretin kuralı olarak kabul edip pazar payını kaybetmiş birçok firma
biliyoruz. Bir firma bunu doğal kabul edip beklemek yerine mutlaka rakiplerini
takip etmeli ve reaksiyon vermelidir.
Rekabetin iki şekli vardır.
Birincisi , rakibi kendi haline
bırakırsınız , kendi iç süreçlerinize odaklanıp verimliliğinizi arttırır ve
kendinizi sürekli yenilersiniz. Bu şekilde arada ulaşılmaz bir mesafe açmış ve
korumuş olursunuz.
Ancak, bazen bu yeterli olmaz
ve sahaya inmeniz gerekir. Eğer ürününüz benzeşen özellikler arz ediyorsa
sahaya inmek özellikle gerekir. Sahaya inmeden kampanya ve satın alma
teşvikleriyle de bu işi sürdürebilirsiniz ancak bu uzun vadede marka gücünüze
zarar verebilir. Bugün için firmalar rekabette ikinci bir yöntem uyguluyorlar ;
sahaya savaşçı markalar sürmek...
Belirli bir seviyede olan ürün
ve markayı geriden gelen rakiple çarpıştırmak yerine yeni savaşçı bir marka öne
sürüyorlar. Unutmayalım ki, geriden gelen ucuz markanın düşük kar marjı ile
yaşaması hızlı sirkülasyon ve hızlı müşteri portföyü kapmasına bağlıdır. Bu markalar
belirli bir sirkülasyon ve müşteri portföyünü sağladıktan sonra kalitelerini
, desenlerini v.s. iyileştirerek asıl
markanızla rekabet edebilecek seviyeye gelebilme riski taşırlar. Her ucuz ürün
belirli bir öngörü ve planla piyasaya çıkar. Piyasadan hızlı pay alabilmek için
piyasadaki hazır talebi hedef alır. Burada başarılı olması beraberinde know how
bilgisi ve piyasa tecrübesi de getirir ve bu noktadan sonra daha tehlikeli
olmaya başlarlar. Pazarınızdan pay kapmaya çalışan ucuz markalara karşı son
dönemlerde gelişen bir strateji de savaşçı marka yaratmak. Yani bir alt marka
ürün yaratarak mücadele etmek. Ülker, Halk markası ile bir alt marka yarattı.
Bunu geriden gelen ve kendisini zorlayan ucuz ürünlerle savaşmak için yapmadı,
alt grupta da gelir seviyesi artan bir potansiyel kitle gördü , buna ulaşmak
için yaptı ama dolaylı yoldan geriden gelen rakipleri kontrol etme ve mücadele
etme katkısı da olacaktır.
--- *** ---
4 - kolay müşteri...
Ünlü düşünür nietzsche "
hep öğrenci kalan öğretmenine borcunu kötü ödüyordur " der... Yani, öğrenci
hep öğrenen olur ve geri dönüş yapmazsa öğretmenin de kendini aşması mümkün olmaz...
Benzer bir tür ilişki müşteri
ile aranızda da vardır. Bazı müşteriler vardır ; ne sunarsanız alır , bir
anlamda sizinle gönül bağı vardır, eleştirmek yerine idare eder...görünürde
böyle bir ilişkinin derin bir bağ olduğunu düşünebiliriz ama ticari realite
açısından kendinizi yenilemenizin önünü tıkar. Kapalı toplumlarda ve
ekonomilerde bu tür ilişkiler yaygındır. Herkesin kendine ait bir grubu ya da
cemaati vardır, ilişkiler rasyonel değildir ve bu bağa göre şekillenir. Bu tür
ülkelerdeki firmalar bir şekilde hayatlarını devam ettirir ancak git gide
rekabet güçlerini kaybederler. Bu tür müşterileri kimse reddedemez ama
firmaların da bunların söylediklerini genel doğru kabul etme ve diğer müşterilerden
de benzer reaksiyonlar bekleme ve alamayınca da o müşterilere uzak durma
yanılgılarına düşerler. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki ; ne sunarsanız
alan müşteri borcunu kötü ödüyordur...
Takip
6 comments:
Thanks for a marvelous posting! I quite enjoyed reading
it, you will be a great author. I will remember to bookmark your
blog and definitely will come back at some point.
I want to encourage you to ultimately continue your great job,
have a nice morning!
My web page: clear
adidas tubular
ultra boost
jordans
kyrie 6 shoes
nike sneakers
michael kors handbags outlet
curry 5
hermes belt
off white nike
supreme clothing
replica bags uk replica bags london replica bags hong kong
Check This Out Learn More Here anchor hop over to here Check Out Your URL navigate to this website
Web Site y0r31u8b22 best replica designer replica bags south africa straight from the source s1d29s7k35 louis vuitton replica handbags replica evening bags replica bags philippines wholesale Your Domain Name h1z39c3r88 7a replica bags meaning
h1u47h1b97 t0p55s5j33 q2c46s1m01 f0r42u7b30 g5f23c0m11 s0x38d5w82
Post a Comment