Mustafa Sandal ve Muhabbet kart reklamları
Mustafa Sandal ve muhabbet kart reklamlarını izlemişsinizdir. Senaryo iyi sayılabilir ama senaryonun tam olarak yerine oturabilmesi , inandırıcı olabilmesi için Mustafa Sandal yanlış bir seçim. Mustafa Sandal’ın gerçek kimliği buradaki senaryoyla çelişiyor ve senaryonun anlamını zedeliyor.
Ünlü kişi olsun, iyi de bir senaryo olsun mantığı doğru toplamı vermiyor. Burada halk tiplemesini canlandıran bir tiyatrocu daha etkili ve inandırıcı olurdu. Her 3 ayda bir aşk tazeleyen birisinin aşkı araması ve etrafa sarkıntılık etmesi pek inandırıcı durmuyor.
4 comments:
Bir oyuncu bir filmde zengin diğer filmde fakiri canlandırabilir.
Tamam mustafa sandal oyuncu değildir ama mantığı anlatmaya çalıştım ben. Gayette güzel olmuş hocam:)
oyuncunun farklı karakterlere bürünebilmesi bence bir filmde geçerli ama reklamda çok fazla işlemiyor , filmde bu inandırıcılığı sağlamak için elinizde uzun ve sağlam bir senaryo var , ki filmerde dahi bir karakter çok zıt rolleri almaz. Kadir İnanır imajıyla çelişen ben sadece bir film biliyorum o da KOmser Sheakspeare , burada da amaç zaten bu zıtlığa dikkat çekerek bir komedi unsuru yaratmaktı ,
Taç Kadir inanır bakışlarını kullanarak bir reklam yapmıştı , yani reklam kadir inanır imajıyla tutarlıydı , Bir firma cüneyt arkın'a ürününe tekme attırıyordu , cüneyt arkın imajıyla tutarlıydı ,
aksi çok inandırıcı durmayacaktır , film gibi tüketiciyi ikna edebileceğiniz uzun bir senaryo yok burada ,
Görüşünüze katılıyorum Mustafa Bey.
Bu vesileyle, “Hanımlar! Saçlarınızı dolgunlaştırmadıysanız sakın bu yazıyı okumayın!” başlıklı yazımdan şu iki paragraflık bölümü buraya alıntılamak istedim:
Bakın şimdi, Amerika deyince de aklıma neler geldi. Ünlü Rus tiyatro kuramcısı Konstantin Stanislavski tarafından sistemleştirilmiş özdeşleyime dayalı oyunculuk yönteminin Hollywood’u nasıl etkilediği, Elia Kazan tarafından kurulan “Actors Studio”dan Marlon Brando, Al Pacino gibi nasıl büyük oyuncuların yetiştiği, her ne kadar aktör Nicolas Cage’in oyunculuğunda zirveye çıktığı söyleniyorsa da, aklınıza gelebilecek nerdeyse bütün büyük Hollywood oyuncularını eğitmiş (Gökten zembille ya da medya pohpohlamasıyla gelmiyor bu yetenekler!) metod oyunculuğunun (method acting) tüm Hollywood sinema endüstrisini nasıl derinden değişime uğrattığı ve “oyunculuk” dışında bizzat sanatın kendisini nasıl başkalaştırdığı çok kapsamlı bir konudur ve benim işim de değildir. Ancak, bütün bu çabalardan, reklam sektörünün, bir iletişim enstrümanı olarak sinema sanatından devşirdiği reklam filmlerinin hiç nasibini almaması düşünülebilir mi?
Neyse, uzatmayayım da, diyeceğimi diyeyim: Bir; kesinlikle ve kesinlikle tüketiciyi/seyirciyi aptal yerine koyma ya da ebleh sanma! İki; üstat Stanislavski’yi ticari bir işe alet ediyorum ama, reklam filmi, “Ben reklam değilim.” algısı yaratma başarısını gösterebilmeli, izleyicisini kendi dünyasının içine çekebilmelidir. Üç; şimdi de Marksist-Leninist hedeflerini ve kapitalizm eleştirisini bir yana koyup (Çok kötüyüz, çok!) Bertolt Brecht’i işin içine sokalım, eğer reklam filmi “Ben reklam filmiyim.” diyecekse, ayrıca şunu da demelidir: “Reklam filmiyim, ama bak, seni de işini içine sokuyorum, düşündürüyorum, zekanı ödüllendiriyorum, hatta eğlendiriyorum. Daha ne istiyorsun?”
teşekürler Selim bey ,
Ali Saydam da bu konuda bir yazı yazmış ama bu noktayı es geçmiş , Ali Saydam konusunda da bir yazı yazmak ileride şart oldu ::))
Post a Comment