Pazarlıkta Doğru Zaman

Mustafa Zeyrek.... Geleneksel anlayışta tezgahımızı köşe başlarına kurardık. Coğrafya , yer ve mekan pazarlamanın asıl ana unsurlarıydı. Yeni dünyada ise ancak pazarlama yaklaşımıyla bir köşe edinebiliyorsunuz. Mekan anlamsızlaşırken sizi bir köşede tutabilen unsurlar her gün yenileniyor. Pazarlama köşesi her gün bu yeni kavşakları sorguluyor. Bugünün pazarlama kavşakları nerede kesişiyor ?
Bazı satıcılar satış görüşmesini niçin bir türlü kapatamaz ?
Machiavelli savaş tarihi kitabında şöyle yazar :
Bütün bir orduyu savaşın içine sokmak yerine önce ufak bölüklerle taktik saldırı yapın. Böylece düşmanınızın ne kadar çevik , elinde hangi silahlar mevcut ve savunma stratejisi gibi daha sonraki saldırı stratejinizi oluşturacak cevaplar bulursunuz.
Bir benzetme yaparsak , buradaki ufak birlikler soracağınız sorulardır. Soru kışkırtır , asıl rakip firma ürünüyle ilgili şikayetin dile gelmesini sağlar , müşterinin psikolojik ruh halini tahlile zemin hazırlar ve yapacağınız sunuş şeklinin ipuçlarını verir.
Örneğin :
Satıcı : Odanızın hangi renge boyanmasını istiyorsunuz ?
Müşteri : Mavi olarak düşündük ama aslında daha açık bir renk olabilir
Bu cevap bir kararsızlık göstergesi , renk konusunda oluşmuş bir tercih ve bilinç yok , ihtiyaç renk noktasında değil , pazarlamanın merkezi renk çerçevesinde olmayacak , hassasiyet farklı bir noktada, bu noktadan satış kapısı aralanamaz
Böyle bir müşteriye renklerin canlılığı ve çeşitliliği ile ilgili bir sunuş yapmak hatadır. Bu cevap oluşturacağınız pazarlama stratejiniz için ne yapmamanız konusunda bir ipucudur.
Rakip firma , fiyat avantajı, birim maliyet , toplam maliyet ... bunlar pazarlık sürecinin karmaşık ve çok yönlü değerlendirme kriterleridir. Başarılı Pazarlamacı bu kriterleri kendi lehine kullanarak sorunu daha kabuledilebilir bir hale getirebilendir. Her rasyonel sonucun bakış açısıyla değişebilecek , bir ölçüde farklılaşabilecek bir yönü vardır.
Örneğin :
Sizin ürününüz 12 lira Rakip ürün 10 lira olsun.
Nietzschenin dediği gibi " insanlar aslında anlattıklarıyla düşündüklerini ifade etmez , asıl düşündüklerinin üzerini örter "
Sorunu yok saymak bir anlamda müşteri bakış açısını ve değer algılayışını yoksaymaktır ; devam ettirilirse kişisel bir çatışmaya dönüşebilir.
Pazarlık sürecinde en sık kullandığım cümle : “ evet çok doğru söylüyorsunuz , çok doğru bir tesbit “ çünki belirli noktalarda anlaşma sağlamadan , ortak bir noktada durmadan aşama kaydedemezsiniz. Bu olumlama yerine itiraz ederseniz bunu hemen karşı itiraz takip eder ve bilinen bir pazarlama ilkesidir ki : münakaşada kazanan satışta kaybeder Doğru yaklaşım “ çok doğru söylüyorsunuz ama olayın bir de şöyle bir boyutu var “ böyle bir açılım yaptıktan sonra kendi doğrunuzu anlatmanız için uygun bir zemin oluşmuş olacaktır.
Günümüzde tüketici algısını etkileyen etkenlerin komplike bir hale gelmesi ve değişkenliğin çok hızlı olması yeni bir yönetim anlayışını getirdi. Artık dişlilerin dönmesini izleyen , değişikliklere cevap veren bürokratik yapılanmalar yerini tek adamlara bıraktı.iyi koku alıp , geleceği gören bu adamları jeffrey fox yağmur yağdıran (rain maker) olarak tanımlıyor.ortaya bir soru çıkmışsa cevabın doğruluğuna bakılmaz , o geç kalmış bir cevaptır.
Bu adamların temel özellikleri siz iş başvurusunda bulunduğunuzda şirketlerin sizden istemiş olduğu özelliklerden çok farklı.insan ilişkilerinde otoriter , yalnız , çabuk sinirlenen tipler.yaşadığımız kriz ortamıyla birlikte şirketler daha çok böyle yöneticileri avlayarak fark yaratmak ,rakibini yemek peşinde.kriz gibi normal olmayan bir durumu normal olmayan bir yönetim anlayışıyla yenebileceklerini düşünüyorlar.bilen insan ancak bildiğini tekrarlar diyor ve bilgiden ziyade cesur ,hayal gücü geniş, hisleri kuvvetli insanlarla ayakta kalabileceğini düşünüyorlar.
marka olmuş bir firmanın bu tür risklere girmesinin mümkün olmadığını göz önüne aldığımızda bu yöntem KOBİ ler için bir çıkış olabilir mi?