11 January 2011

İnsan Piskolojisinin derinlikleri... İnsan , Hayat ve Ticaret denklemi...

Einstein bir gün taksiden inerken parayı sayıp taksiciye veriyor, parayı alan taksici eksik olduğunu anlayınca “bayım sayılarla aranız pek iyi değil, herhalde, der… sayılarla iyi ama parayla pek iyi değil der, Einstein. Çoğu firmanın ticaretle arasası iyidir, bunu becerir, ama pazarlamayı bilmez, pazarlama yapar ama anlamlandıramaz, adlandıramaz ve dolayısıyla geliştiremez. El yordamıyla bulduğu kendine özgü methodlar vardır. Siz her ticaret erbabının , matematik bildiğini mi zannediyorsunuz, her pazarlamacının piyasa analizi yapabildiğini mi zannediyorsunuz ?

Markalar mezarlığına gidin, bakın… kiminin mezar taşı üzerinde “ yeteri kadar yaratıcı değildi, rakibini küçümsedi, yeteri kadar çalışmadı “ yazıyor. İnanın nedenleri yazacak olsak bir elin parmaklarını geçmez, ölüm nedenleri benzerdir.

Bugünlerde bu mezarlıklara en sık gelenler el yordamıyla ilerleyenler oluyor.

Ünlü Rus Yazar, Tolstoy 100 cilt kitabı olan bir yazar, hayat üzerine, insanlar üzerine çok önemli tesbitleri var. İnsanı tüm ruhsal derinliklerine kadar tanıyor. Ancak, eşini seçerken yanılıyor, eşi o kadar zıt bir karektere sahip ki, Tolstoy sonunda eşinden nefret ediyor, bir gün dayanamayıp evden kaçıyor ve bir tren istasyonunda soğuktan donarak ölmüş vaziyette bulunuyor. Bilmek Tolstoy’a ne kazandırdı, Tolstoy bu kadar insanı tanımasına rağmen neden yanıldı ?

Acaba, gerçekten de eşi konusunda yanıldı mı, yoksa Tolstoy çok okuduğu , çok düşündüğü için eşinden daha hızlı ilerledi ve eşi geride mi kaldı ? bildiği ve sürekli düşündüğü için mi hayata yeni anlamlar kazandırdı ve algısı mı değişti… değişen eşi miydi , kendisi miydi ? siz sabit kaldıkça insanların zihni de yerinde durmuyor, insanların sizi düşünürken, size bakarken algıları sürekli değişiyor, zenginleşiyor ya da kısırlaşıyor. İnsan yanında yatan eşinin dahi nasıl değiştiğini gözünden kaçırabiliyor, bu değişimi hissetmeyebiliyor.

Bazen müşteri değişir, şirket geride kalır, bazen sektör değişir marka geride kalır. Bu denklem her zaman aynı hızda ilerlemiyor.

Napolyon , dul bir bayanla evleniyor. Çok yoğun bir savaşın ortasındayken dahi mutlaka zaman ayırıp her gün eşine mektuplar yazıyor. Ancak eşi mektuplarına yanıt vermiyor, başkasıyla yeni bir ilişkiye başlıyor. Napolyon uzun bir süre depresyona giriyor, şehre dönmüyor, kendisini cepheden cepheye atıyor. Gazeteler Napolyon için savaşmak için yaratılmış, savaş meydanından ayrılmayan bir komutan olarak bahsediyor, oysa savaş bir kaçıştı Napolyon için. Daha sonra fethettiği bir ülkenin yöneticisinin kızı ile evleniyor, Napolyon siyasi gücünü kaybetmeye başlayınca bu kadın da Napolyonu terk ediyor. Bütün Fransa Napolyon’u alkışlarken, imrenerek bakarken Napolyon yalnız birisiydi aslında. Çok büyük savaşların ortasında dahi herkesin yaşadığı bir savaş vardır. Büyük coşkunun ortasında herkes hep bir ağızdan bağırırken kimin ne kadar sustuğunu bilemezsiniz.

Lenin imparator tarafından, Sibiryaya sürgün gönderiliyor. Lenin diğer kahramanlarımız gibi şanssız değil, eşi onu sürgünde dahi yalnız bırakmıyor, şehirde kalabilecekken eşinin yanında olmayı tercih ediyor. Lenin, sibirya’daki halkın sefaletini gördüğünde yeni düşünceler filizleniyor, Marx okuyor, Marx’ın düşüncelerinden etkileniyor. Günde 20 saat çalışan çelik gibi bir adam var karşımızda. Daha sonra devrim konusunda başarılı oluyor, halkı şeker bulamadığı için o da şekersiz çay içiyor, hiçbir zaman sekreter kullanmıyor, diktatör olduğu dönemde dahi lüksten uzak duruyor. Köylü iktidar olunca bütün üretim yapan tesisleri kamulaştırıyor, zenginlerin mallarına el koyuyor. Köylü zenginlerin evlerini yağma ediyor, binlerce dolar değerindeki antika vazolara köylüler el koyup onlarda turşu kuruyorlar. Lenin iyi ve çalışkan bir adamdı ancak tek yeteneği çalışkan olmak ve iyi olmak olan insanlar genellikle çok çabuk kullanılmaya başlarlar. O da şekersiz çay içerken kendi yandaşlarının zenginliğine hizmet etti. Eşitlik yaratmak isterken yeni bir eşitsiz sınıf ortaya çıkardı. İyi niyetli ve çalışkan yöneticilerin ağaçları büyüttüğünü ama budayamadığını görürsünüz, bu yöneticilerin büyüttüğü ağaçlar daha sonra kökten kesilir.

Hayat tezatlıklarla dolu. Yukarıda verdiğimiz örnekler ünlü şahsiyetler ama hepimizi hayatında belki bu kadar ünlü olmayan ama hayatımızı şekillendiren şahsiyetler mevcut. Geriye dönüp baktığımızda ancak gerçeği görebileceğiz, şu an yaşadıklarımız bir ilizyon. Binlerce hayatı yaşayıp, binlerce örneği gördükten sonra geleceğimiz nokta sanırım şu ; Hayır gördüklerinizde şer , şer gördüklerinizde hayır olabilir…

TwitterTakip

free web site hit counters

Image Hosted by ImageShack.us
 
Image Hosted by ImageShack.us