Ekonomist dergisi reklamları


Mustafa Zeyrek.... Geleneksel anlayışta tezgahımızı köşe başlarına kurardık. Coğrafya , yer ve mekan pazarlamanın asıl ana unsurlarıydı. Yeni dünyada ise ancak pazarlama yaklaşımıyla bir köşe edinebiliyorsunuz. Mekan anlamsızlaşırken sizi bir köşede tutabilen unsurlar her gün yenileniyor. Pazarlama köşesi her gün bu yeni kavşakları sorguluyor. Bugünün pazarlama kavşakları nerede kesişiyor ?
İyi bir satıcı tavrının tek kötü tarafı, müşteriyi de iyi bir müşteri tavrı geliştirmeye zorlamasıdır. Karşısındaki insan kimlik geliştirdikçe, müşteri de bir müşteri olarak kimlik geliştirmeye başlar. İyi olmak samimiyet ve güçlü bir diyalog olmadan sadece iyi bir müşteri yaratır ; müşteriyi baskı altında tutar , altta kalmış hissi yaşayan müşteri savunmaya geçer , sizi zorlamaya çalışır.
Samimi yaklaşım : Aaa Merhaba, Ayşe hanım nasılsınız , Teşekürler Mustafa bey siz de iyisiniz ?
Mesafeli yaklaşım : Ayşe hanım iyi günler , nasılsınız efendim , Teşekür ediyorum Mustafa bey , siz nasılsınız ?
“Sattım” diyebilecek samimi bir ortam yaratamazsanız, müşteri de “aldım” demez. Kesinlik bildiren , eyleme ve sonuca daha yakın cümleler samimi bir tavrın içerisindedir. Mesafeli yaklaşım içerisindeki cümleler her iki yöne de çekilebilecek , ucu açık anlamlar taşır.
Samimi yaklaşım : Ben ne gerekiyorsa yapacağım , hiç tereddütünüz olmasın , bana güvenin
Mesafeli yaklaşım : Bu koşullar içinde teklifimin gayet uygun olduğunu düşünüyorum , ne dersiniz ?
Samimi yaklaşımda insiyatif satıcı lehinedir. Mesafeli yaklaşımda, karşıdaki insanın kimliği belirginleştiği için, sürekli karşı pas atılıp tekrar topun gelmesi beklenir , görüşmenin tıkanma olasılığı vardır. Samimi yaklaşımda ise top sizdedir. Samimi yaklaşım size her an için nokta koyup , görüşmeyi sonlandırma hakkı tanırken , mesafeli yaklaşımda son sözü hep müşteri söyler.
Bir müşteri ne zaman itiraz etse , öfkelense burada bir abartı vardır. Duygusal faktörler , aldatılma hissi ile itiraza mutlaka abartılı ifadeler ekler. Müşteri maduriyeti müşteri ifadesine göre daha hafiftir.
Böyle bir itiraz durumunda satıcı , aksi şeyler söyleyip savunmaya geçerse büyük bir ihtimalle kaybeder. Çünkü abartılı itiraza tatmin edici bir yanıt da abartı içerir. Daha gerçekçi bir yanıtla karşı durmanız güçtür. Böyle bir karşı duruş , daha güçlü bir yanıtla müşteri karşısında haklı olmaya çalışmak sizi bir tartışma ortamına sürükler. Uzlaşma için gerekli artılarınızı eksiye çevirirsiniz.
Böyle bir durumda yapılması gereken müşterinin itiraza kattığı abartıyı ortaya çıkararak müşterinin bu abartıyı kabul etmesini , görmesini sağlamaktır.
Müşteri : Ürünü sattıktan sonra ne gelen var , ne de giden , hiç kimse bizimle ilgilenmedi.
Böyle bir durum karşısında satıcı “daha geçen ay bizzat kendim geldim” gibi bir yanıt verirse, müşteri de “geldiniz ama… “ gibi cümlelerle savunmaya geçecektir.
Bunun yerine müşterinin itiraz ederken kullandığı abartı katan kelimeyi yakalamak gerekir. Mantık ile karşı çıkarak mantık savaşına girmek yerine cümlenin yumşatılmasına çalışılmalıdır .
Örneğin : “hiç kimse bizimle ilgilenmedi “ itirazına karşı , hiç kimse mi ?
Müşteri tekrar : Evet , tamam 1 ay önce geldiniz ama hiç yardımcı olamadınız ?
Hiç yardımcı olamadım mı ?
Tamam , uğraştınız ama halen cam kapanmıyor.
Büyük bir ihtimalle nem kapmıştır , hemen sizinle gelip problemi çözeceğim.
Müşteriyle “hiçyardımcı olmadınız “ gibi bir çalışma düzeniniz gibi sonuçlanmayacak genel bir tartışmaya girmek yerine, abartılı ifadeleri yumşatarak , sorunu daha somut bir düzeye indirgemek ve noktayı koymak.
Müşteriye sağlanacak fayda konusunda önce bütçeye bakmak bir alışkanlıktır. Önce bütçeye bakılır, daha sonra eldeki imkanlar çerçevesinde düşünülmeye başlanır. Acaba bu parayla ne yapabiliriz ?
Tanıdığım bir firma yaratıcı olmak için bütçesinde para birikmesini beklemek yerine önce müşterisine baktı. Müşterisinin neye ihtiyacı var , en çok işine ne yarıyor. Sonra Türkiyedeki müşteri sayısını çıkarttı : 10.000 Daha sonra bu müşterilerden en az 500 tanesinin Doblo araca ihtiyacı olduğunu tesbit etti. Fiat firmasıyla görüşerek 500 araç için pazarlık yaptı ve müşterinin tek başına pazarlık yaptığında 10 liraya alacağı bir araç için 8 lirada anlaştı.
Bu parayla ne yapabiliriz gibi geleneksel bir sorunun , yılbaşında ajanda , kalem , anahtarlık dağıtmanın ötesinde bir yaklaşım. Ticari bir alışveriş karının ötesinde firmanın organizasyonuna , dinamiğine , müşterinin ihtiyaçlarına vurgu yapan ,müşteriyi, müşteri konumundan iş ortağına dönüştüren bir uygulama.